Oscar ödüllü Jack Nicholson ve Morgan Freeman, yönetmen Rob Reiner’ın imzasını taşıyan, dokunaklı, hayatı dolu dolu yaşamak için hiçbir zaman geç olmadığını anlatan macera-komedi-dram “The Bucket List / Şimdi ya da Asla”da bir araya geliyorlar.
Uzun süre önce, Carter Chambers’ın (Morgan Freeman) üniversite birinci sınıftaki felsefe hocası, öğrencilerinin bir “Şimdi ya da Asla” listesi hazırlamasını istemiştir. Bu listeye, “tahtalı köyü” boylamadan önce yapmak, görmek, deneyimlemek istedikleri her şeyi kaydedeceklerdir. Fakat Carter hâlâ kişisel rüya ve planlarını belirlemeye çalışırken, hayatın gerçekleri araya girer. Evlilik, çocuklar, sayısız sorumluluklar derken, kendini 46 yıldır araba tamirciliği yapmış bulan Carter, “Şimdi ya da Asla” listesinin yavaş yavaş kayıp fırsatlardan oluşan acı tatlı bir anıya, bazen kaputun altındayken zaman geçirmek için yaptığı bir beyin jimnastiğine dönüştüğünü fark eder.
Bu arada, milyarder işadamı Edward Cole (Jack Nicholson), sonu olmayan bir liste hiç görmemiştir. Her zaman para kazanmak ve bir imparatorluk yaratmakla o kadar meşguldür ki daha derin gereksinimlerinin bir fincan gurme kahvesi içmekten öte olabileceğini görememiştir.
Hayat her iki adama da aniden hiç beklenmedik bir uyandırma çağrısı gönderir. Carter ve Edward aynı hastane odasına düşerler. Şimdi kendilerini nelerin beklediğini ve olanların ne kadarının kendilerine bağlı olduğunu düşünmek için bol bol vakitleri vardır. Görünürdeki farklılıklarına rağmen, çok geçmeden çok önemli iki ortak noktaları olduğunu keşfederler: Kendilerini ve yaptıkları seçimleri olduğu gibi kabul etme ihtiyacı ve hayatlarının kalan kısmını hep yapmak istedikleri her şeyi yaparak geçirme arzusu...
Liste artık beyin jimnastiği olmaktan çıkar; programları olur. Böylece, birbirlerine yabancı bu iki adam, doktorların emirlerine ve her türlü sağduyuya karşı gelerek, hastaneden çıkar ve hayatlarının macerasını yaşamak üzere kendilerini yola vururlar: Taj Mahal’den Serengeti’ye, en şık restoranlardan en köhne dövme dükkanlarına, ikinci el yarış arabalarının kokpitinden kapıları açık bir uçağa uzanan serüvenlerinde onlara rehberlik eden tek şey bir kağıt parçası ve tutkularıdır.
Listelerine yeni şeyler ekleyerek ve yaptıkları şeylerin üzerlerini çizerek dünyanın büyüklüğüne ve güzelliğine tanıklık ederken, hepimizin kafasını kurcalayan zor sorular sormak ve daha da zor cevaplarla uğraşmak zorunda kalırlar. Ayrıca, farkına bile varmadan çok iyi dost olurlar. Mizah, içgörü, duygu ve dozunda bir didişmeyle.
“Hayatta en büyük pişmanlıklarınız yapmadığınız şeyler içindir, yaptıklarınız için değil” mesajını veren filmde, iki sıradışı yol arkadaşının arasında gelişen ve çoğu zaman alevlenmeye hazır ilişki hikayenin itici gücünü oluşturuyor. Özgeçmişleri, mizaçları, deneyimleri ve daha pek çok özellikleriyle aralarında dağlar olsa da, paylaştıkları şeyler bu yüzeysel farklılıkları fazlasıyla telafi ediyor.
Yolları bir hastane odasında kesişen bu iki insanın aralarındaki dostluk zaman içinde derinleşiyor. Edward için her şey bir eğlence olarak başlıyor olsa da, Carter’ın düşünce şekli onu da etkiliyor. Yavaş yavaş yaşamını daha önce hiç olmadığı biçimde irdelemeye başlıyor ve duygusal açıdan daha yumuşak bir insan olma yolunda ilerliyor.
Herkesin bir ‘Şimdi ya da Asla listesi’ olabilir. Nasıl ki bu dünya üzerinde sevilmek istemeyen tek bir insan yoksa, aklının bir köşesinde neler başarmak istediğine dair düşünceler barındırmayan kimse de yoktur. Ama günlük hayatın dişlileri arasında sıkışır, bazen hiç niyet etmediğimiz yönlere saparız. ‘The Bucket List / Şimdi ya da Asla’ isyan bayrağı açarak hayallerinin peşinden gidecek cesarete sahip iki adamın hikayesi. Şaşırtıcı olduğu kadar üzücü de olan nokta, bunun hayatta nadiren görülen bir şey olması...
Filmde “mizah ile duyguyu dengelemek, basite kaçmadan eğlenceli olmasını sağlamak” konusunda başarılı bir sınav veren yönetmen Rob Reiner, Morgan Freeman ve Jack Nicholson gibi iki harika aktörün birbirlerini körükleyen enerjisini de çok keyifli şekilde işlemiş...